Haftalık Porsuk Kültür Sanat Bülteni - 37
Hazırlayan: Porsuk Kültür Sanat Bülteni Editörü Ezgi Çavuş
Günler mi bizi kovalıyor yoksa biz mi onlardan kaçıyoruz, inanın hiçbir fikrim yok. Her şey sizce de çok hızlı olup bitmiyor mu?
Bugün hepimiz için çok önemli bir gün. İlelebet payidar kalacak Cumhuriyetimiz 100 yaşında! Şehrimizde tramvaylar, caddeler ve hatta ara sokaklar bile kırmızı-beyaz. Kutlu olsun!
Çabuk okunan kültür sanat haberleri
Selim Kılıç @selimkilic48
Ankara'daki Kurtuluş Savaşı Müzesi, dünden itibaren 30 Ekim'e kadar ücretsiz ziyaret edilebilecek.
Denizli'nin Buldan ilçesindeki Tripolis Antik Kenti kazılarında, Kurtuluş Savaşı döneminde işgalci Yunan birliklerince kazıldığı belirlenen 200 metre uzunluğunda siper bulundu.
Tunç ile Demir Çağ, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserlerin sergilendiği Erzurum Müzesi'ni 2 ayda yaklaşık 35 bin kişi ziyaret etti.
Dizi, film, içerik, TV ve yapım sektörünün buluşma noktası olarak görülen içerik fuarı MIPCOM'un ilk gününde Türk dizi ve filmleri tanıtıldı.
Batı Karadeniz'de bulunan Bartın'daki Amastris, Karabük'teki Hadrianopolis ve Düzce'deki Prusias ad Hypium antik kentlerinde yürütülen kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan bulgular tarihe ışık tutuyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Eskişehir'in Sivrihisar ilçesindeki 791 yıllık Ulu Cami, sanal turla ziyaret edilebilecek.
Antalya Devlet Opera ve Balesi (DOB),"Carmen" balesini 12, 14 ve 17 Ekim'de sanatseverlerin beğenisine sunacak.
Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 6. Kitap Fuarı, ziyaretçilere kapılarını açtı.
Haftanın Sinematik Evreni
Ezgi Çavuş @ezgicavus_
Senaryosunu Pulitzer ödüllü David Mamet'in yazdığı ve Al Pacino'nun başrolde yer alacağı yeni Kennedy Suikastı filmi "Assasination"ın yönetmen koltuğuna, Oscar'lı yönetmen Barry Levinson oturuyor. Böylece "Başkanın Adamları" (Wag the Dog) ikilisi 26 yıl sonra yeniden bir araya geliyor.
New Regency, Jeff Nichols'un ödül sezonunda öne çıkması beklenen Tom Hardy ve Austin Butler liderliğindeki"The Bikeriders" filminin devam eden oyuncular grevi nedeniyle süresiz olarak ertelendiğini duyurdu.
ABD'de ve diğer bazı ülkelerde 1 Aralık'ta vizyona girmesi planlanan filmde Tom Hardy, Jodie Comer, Austin Butler ve Michael Shannon rol alıyor. Film vizyon takviminden kaldırılırken, yeni bir tarih belirlenmedi.
NEON, Anne Hathaway ve yükselen genç oyuncu Thomasin McKenzie'nin (Jojo Rabbit, Last Night in Soho) başrolde olduğu psikolojik gerilim filmi “Eileen”in ilk fragmanını yayınladı.
Film daha önce “Lady Macbeth” filmine imza atan William Oldroyd tarafından yönetildi ve dünya prömiyerini bu yıl Sundance Film Festivali'nde yaptı. Genel olarak olumlu eleştiriler alan "Eileen"in özellikle güçlü oyunculuk performansları, senaryosu ve görüntü yönetmenliği övgü topladı.
A24, “Under the Skin” ve “Sexy Beast”in yönetmeni Jonathan Glazer'ın on yıllık bir aradan sonra yönetmenliğe dönüşünü simgeleyen tarihi draması “The Zone of Interest”in resmi fragmanını yayınladı.
Yazar Martin Amis'in romanından serbest bir şekilde uyarlanan filmde, Auschwitz toplama kampının komutanı Rudolf Höss ve eşi Hedwig'in, kampın yanındaki bir evde ve bahçede aileleri için rüya gibi bir hayat kurmaya çalıştıkları anlatılıyor. Orijinal kitap, Hedwig ile ateşli, gizli bir aşk ilişkisine giren bir Nazi askerini ve kısa süre sonra kocasının şüphelenmeye başlamasını konu alıyor.
Jonathan Glazer imzalı film, Cannes Film Festivali'nde Büyük Ödül'e layık görüldü.
Mekân Sözlüğü
S. Ezgi Akyıldız @seakyildiz,
Vatan
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz (Onun için küçük, büyük her cüzütam, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olmaz. Bulundugu yere nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur. Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.”
(Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesi sırasında yazılı emrinden.)
İçimde Bir Şeyler
Oğuzhan Acar @mustbecover
29 Ekim saat 15.00’de Eskişehir Peyote’de çizerimiz Oğuzhan Acar’ın kişisel sergisi açılmaktadır. Hepinizi bekleriz!
Eskilerden Ezgiler
Ezgi Çavuş @ezgicavus_
The Who
The Who, İngiliz rock müziği sahnesinin önde gelen ve etkili gruplarından biridir. 1960'ların sonları ve 1970'lerin başlarında kurulmuş olup rock tarihinde önemli bir yere sahip olan bir müzik gruptur.
Grup üyeleri:
Roger Daltrey: Vokal.
Pete Townshend: Gitar, şarkı yazarı, ana besteci.
John Entwistle: Bas gitar.
Keith Moon: Davul (Daha sonra Moon'un ölümü sonrasında Kenny Jones, davulda yer almıştır.)
The Who, rock müziğin birçok alt türünü etkilemiş bir grup olarak bilinir. Genellikle "mod rock" olarak tanımlanan bir tarzı benimsemişlerdir. Enerjik sahne performansları ve güçlü enstrümantal yetenekleri ile tanınmaktadır. Pete Townshend'in güçlü gitar riffleri ve vokal performansları da dinleyicilerin favorisi olarak anılmaktadır.
The Who'un klasikleşmiş şarkıları arasında "My Generation," "Pinball Wizard," "Baba O'Riley," "Behind Blue Eyes" ve "Love, Reign o'er Me" gibi parçalar yer almaktadır.
The Who, “Tommy" adlı rock operası ile büyük bir başarı elde etmiştir. Bu albüm, işitme engelli, sağır ve dilsiz bir çocuğun hikayesini anlatır. Albüm daha sonra aynı isimle bir film ve sahne gösterisi haline getirilip izleyiciye sunulmuştur.
Keith Moon, grup üyelerinden biri olarak The Who'nun ilk döneminde tanınmış bir davulcu olarak kabul edilmiştir. Ancak, 1978 yılında 32 yaşındayken uyuşturucu zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetti.
The Who, rock müziğin evrimsel bir parçası olarak kabul edilir ve geniş bir hayran kitlesine sahiptir. Grubun enerjik sahne performansları ve unutulmaz şarkıları, onları rock tarihinin en önemli gruplarından biri haline getirmiştir.
Hikayeler Kısa-Mevzu Büyük
Rahatsız Kanepe @rahatsizkanepe
“ŞİŞE ”
HAKAN
Klavyenin tuşlarında parmakları hızla ilerlerken, ekrandaki cümleler hazır kalıplarından çıkarılıyordu sayfalara. Çok nadir oluyordu ambalajından yeni çıkmış bir cümlenin piyasaya sürülmesi zaten. Mail atıp sigara molasına çıkmak istiyordu. Telefonu çaldı. Müdürü İhsan bey arıyordu. İnsan kaynaklarına gelmesini rica etti. Diğer seçenek eve gitmesiydi. O da emre uyup söylenilen yere gitti. Kapıyı çalıp içeri girdi. Ceketinin düğmesini onların yanında abartılı bir şekilde ilikledi. Saygı temalı bu hareketi kaçırmalarını istemiyordu. İnsan kaynaklarından Necla hanımla İhsan beyin ellerini sıkarken gittiği eğitimleri hatırladı.
"Uzatılan eli ne fazla sıkacaksın, ne de hafif. Göz teması kuracaksın. Hafif bir tebessüm ve kendinden emin bir duruş. Oturduğunda dik duracaksın. Şık bir kalemle birlikte ellerini masaya uygun bir pozisyonda koyabilir..."
Sevdiği bir arkadaşının ona hediye ettiği dolma kalemi cebinden çıkarıp, ellerini uygun pozisyonda masaya koydu. Hatır sorma faslı ve havadan sohbetin ardından İhsan bey, karşısında yaratacağı mutluluğun farkındalığıyla gözlerini kısarak,
"Hakan bey size güzel bir haberimiz var. Öncelikle tebrik ederim. Terfi ettiniz. Taksim/ Tünel şube müdürü olarak görevinize devam etmenizi teklif ediyoruz. Size güvenimiz tam. Hayırlı olsun"
Teklifi yaptıktan sonra tebrik eden İhsan bey, Necla hanımla beraber ayağa kalkıp elini uzattı. Hakan da ellerini sıkıp teşekkür etti. Abartmamalıydı. Dik durmalıydı. Seçeneği olmayan tekliflerin onaylanmasıyla geçen zamanın bu şekilde devam etmesinde sorun yoktu onun için. Eve gidip karısına sarılacak, mutlu haberi verip akşam yemeğiyle kutlayacaklardı. Toplumun kendi içine tükürüp çürüttüğü seçeneklerden birinin karşısına çıkmaması kutlanmaya değerdi. Para ve itibar kazanıp statü atlayacak, daha az çalışıp, daha fazla çalıştıracak, karşılığında daha çok korkacaktı.
***
TOLGA
Havalar sonbaharı gösterdiğinde, yazın güney hayalleri, yerini kışın doğalgaz faturalarının merakına devrediyordu. İki saattir masasından kalkmamıştı. Çok acil reklam afişlerinin hazırlanması gerekiyordu. Onun da acilen dinlenmesi... Belinin ve boynunun ağrısıyla birlikte kahve makinasına gitti. Dünyadaki en büyük felaketlerden birinin, her sabah erkenden uyanıp, saatlerce çalışmak olduğunu düşündü. Terasa çıkıp sigarasını yaktı. Gün içinde tek rahatladığı anların, kendini yavaşça öldüren şeylere tutunup, boşluğa bırakmak olduğunu hatırladı. Küçücük kaldı kocaman kafasında.
Okan, o sırada elinde kahvesiyle yanına geldi. "Selim bey seni soruyor. Bir bak istersen"
Kafasını salladı. Bağımlılığını alışkanlığının içinde söndürüp çöpe attı. Selim beyin camekan odasına gidip, yüzüne baka baka kapıya vurdu. Selim beyin el işaretiyle içeri girdi.
"Beni aramışsınız Selim bey"
"Gel otur Tolga. Hemen konuya gireceğim fazla vaktim yok. Şirkette küçülmeye gidiyoruz. Bu nedenle bazı arkadaşlarımızla ayrılmak zorunda kaldık. Sen de maalesef bu kişiler arasındasın. Haklarını haftanın ilk günü hesabında görebilirsin. Seninle çalışmak güzeldi. Hoşçakal"
Eller ve Tolga'nın içi sıkıldı. Vedalaşıldı. Masasına gidip eşyalarını topladı. Hiçbir şeye vakit yoktu burada. O da vakit kaybetmeden terk etti yedi senedir çalıştığı yeri. İnsanları hipnotize edip, elini kredi kartına en hızlı attıran reklamı yapan var olurdu, harikalar yaratan beyinlerin yönünü kendilerine çevirenlerin egemenliğinde. Taksim'deki evine giderken bira aldı. Eve varıp duşa girdikten sonra çatıya çıktı. Topkapı sarayına kaldırdı şişesini. Bir zamanlar padişahların gücünü gösteren mekanın şimdilerde en merak edilen yerinin harem bölümü olmasına gülümsedi. Sonra da sinirlendi. Alkolün kana karışıp beyne giden oksijeni giderek azaltmasının sonucunda aklına gelen fikri düşünmeden uyguladı. İçinde biriktirdiği geçmişin bütün kırgınlıklarıyla birlikte elindeki şişeyi boşluğa fırlattı.
***
Hakan bey, şube müdürlüğü görevinin ilk günündeydi. Heyecanlıydı. Tünel'in tarihi dokusuna giydirilmiş üstü bulutlarla kaplı camekan toplantı odasına girip, jaluzileri indirdikten sonra masanın üzerine uzandı. Ellerini başının arkasına koyup gökyüzünü izlerken hayallere daldı. Akşam haberi verdiğinde, yenilen yemeğin ve kaliteli şarabın ardından, karısıyla uzun zamandır böyle sevişmediğini düşündü. Aklı gişede duran kıza kaydı. Onla da sevişti. Kapalı gözlerin ardını kimse görmüyordu nasıl olsa. Ama o, gözlerini kapatsa da görünüyordu. Onunla olduğu kadar onun dışında da işliyordu fiziksel yasalar. Tolga'nın attığı şişe, bulutların içinden camı kırıp sevişmenin ortasında hayallerinde patladı.
Tolga evine gidip kendini yatağa attığında sinkaflı bir küfür salladı son bir kez. Şuursuzca attığı şişenin, bumerang gibi dönüp ellerine sarılacak iki kelepçeye dönüşeceğini bilmeden uyudu. Rüyasında dünyayı kurtarıyordu.
Haftanın Kitabı
S. Ezgi Akyıldız @seakyildiz,Çok İyi İşler
Erol Büyükmeriç - Cansever Bir Edip/ Masmavi Bir Yolculuk
Benim için çok kıymetli bir yeri olan, sevgili hocam Erol Büyükmeriç’in kitapları artık Everest Çocuk etiketiyle okurla buluşuyor. İlk kitap da, Edip Cansever’in çocukluğuyla bizi tanıştan Cansever Bir Edip/ Masmavi Bir Yolculuk oldu. Her ne kadar çocuk edebiyatı üzerine kalem oynatıyor olsa da bu kitap her yaşta okurun ilgisini çekecektir. Meraklısına duyrulur.
“Çocukla göz göze geldiğinde büyülenmiş gibi kalakaldı Cansever. Başıboş bir atın ayak sesleri gezindi yüreğinde. “İşte ansızın biri çıkacaktır karşınıza/ Hiç yoktan biri çağıracaktır sizi” diye mırıldandı. Lastik topu göğsünde sıkıca kavrayan ellerine baktı çocuğun hayranlık ve şaşkınlıkla; kalem gibi ince küçük ellerine.”
Edip Cansever, İstanbul sokaklarında ansızın çocukluğu ile karşılaşır. Şair olma öyküsünü; hayatı kavradığı çocukluk yıllarını yeni baştan hatırlar. Erol Büyükmeriç, Cansever’in dizelerini, imgelerini genç okuruna alışılmadık bir kurguyla, sağlıcakla ulaştırıyor. Cansever Bir Edip Masmavi Bir Çocuk’ta şiir ve yaşam bir bütün oluyor.
Çok İyi İşler
Sergi, müze, bienal tavsiyelerimiz çok iyi işleri bulup çıkaran Çok İyi İşler kurucu editörü Rumeysa Kiger'den!
Takip için -- @cokiyiisler @rumeysakiger
Filistinli sanatçı Emily Jasir'in "1948'de İsrail tarafından yıkılan, boşaltılan ve işgal edilen 148 köye ağıt" isimli 2001 tarihli yerleştirmesi. Bir ailenin sığabileceği boydaki mülteci çadırına köylerin isimleri işlenmiş.
Misafir Sanatçı
İlk Nüsha; sanat, tasarım,edebiyat @ilknusha
Notları
Öykü, Deneme, Araştırma, İnceleme türlerindeki yazılarınızı Porsuk Kültür Dergi'de yayınlanması için gönderebilirsiniz. Ekim dosya konusu SON.
İllüstrasyonlarınızla Porsuk Kültür'de yer almak isterseniz, bize portfolyonuzu içeren bağlantının bulunduğu bir e-posta göndermeniz yeterli. Editörlerimiz sizinle iletişim kuracaktır.
Kitap tanıtım ve Marka&Proje işbirlikleri için mail adresimizi kullanabilirsiniz.
Twitter- @PorsukKultur Instagram- @porsukkultur bilgi@porsukkultur.com
Son Hatırlatmalar
Bu bülteni her Pazar saat 10.00'da okumak isterseniz ve henüz abone değilseniz sayfadaki forma e-posta adresinizi yazmanız yeterli.
Bu bültenden faydalanacağını düşündüğünüz arkadaşlarınız varsa lütfen adresini onlarla da paylaşın.
Mutlu bir hafta diliyoruz herkese, Pazar günü görüşmek üzere. 10.00'da.
Sevgiler ☘️